TOSBAĞA TV
" HAYAL ET ve HAREKETE GEÇ "

20 Kasım 2010 Cumartesi

Müslüman için "dünya işi-ahiret işi" ayrımı yoktur!

Talebe imtihana girerken, kitabı dışarıda bırakır. Soruların nereden çıkacağı bilinmez. Müslüman da, mezar denilen imtihan salonuna girerken Kur'an-ı Kerim'i dünyada bırakır.
Ve imtihana girer; artık sorular Amme'den mi, Tebareke'den mi çıkar bilinmez. Bundan anlaşılıyor ki Kur'an kitabını, İslam üniversitesinde öğreneceğiz. Çeşitli hadiseler karşısında onu tatbike çalışıp iyi not alacağız.
Bu duruma göre "dünya işi ahiret işi" diye bir ayrım yoktur. Dünyaya bakan, ahirete bakan ayetler diye bir ayrım yapamayız. Çünkü bütün ayetler dünya hayatımızı tanzim etmemiz için gelmiştir. Bunlar burada öğrenilir, yaşanır; ahirette mükafatı alınır. Yani dünya hizmet yeri, ahiret ücret yeridir. "Şu ayeti de ahirette tatbik ederiz" diyemeyiz. Bütün ayetler dünyada tatbik edilmek için gönderilmiştir. Mesela ilim tahsil eden bir talebe, ilimleri Allah adına okursa, bu ilmi ibadet hükmüne geçer. Hem dünyası cennet olur hem ahireti. Aynı şekilde İslam esaslarına uygun ticari bir konuşma da ibadettir.
Dünyanın neresinde üstün insan, mesut aile, büyük şirket, güçlü devlet varsa bunların hepsi İslamî prensiplerle bu noktalara gelmiştir. Dünyanın pek çok ülkesine gittim. Gördüm ki, İslamiyet'in en büyük mucizelerinden biri de her asırda her yerde üstün insanlar yetiştirmesidir.
Bir İslam mütefekkiri, "İslamiyet'i sevmenin saadeti, yaşayamamanın ıstırabı içindeyim." diyordu. Sanat ve düşünce ufkunun zirvesine tırmanmış kişilerin hayatını incelersek görürüz ki, içinde yaşadıkları cemiyetin ölçülerine uymamışlar. Mesela Necip Fazıl, defalarca mahkeme koridorlarını arşınlayarak Yusuf Peygamber'in (as) medresesinde tahsil görmüştür. Binbir çile içinde yazdığı eserlerle cemiyeti saplandığı çıkmaz sokaktan çıkarmaya çalışmıştı. Benim gözümde Necip Fazıl, velidir. "Beni üzen, yalnız İslam'ın maruz kaldığı tehlikelerdir." diyen Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ömrü sürgünlerde, hapislerde, mahkeme koridorlarında geçmiştir. Buz gibi hapishane hücrelerinde bile bulduğu her kâğıda ilhamını yazarak ortaya koyduğu eserler, bugün üniversite profesörlerinin gözlerini kamaştırıyor.
Bugün Müslümanlara, evi, yatağı, yastığı batmalıdır. En iyi yemekler, lezzetli tatlılar onu rahatsız etmelidir. Bir kızcağız hostes olmak için günde 100 kelime İngilizce ezberliyor. Müslümanlığı öğrenmek hostesliği öğrenmekten daha zor değil... Akşam eve dönerken görüyorum; sokaklarda kahvelerin, meyhanelerin ışıkları pırıl pırıl parlıyor! Biz de dinî çalışmalarımızda yorulmamalıyız. Kumarbazın kumara bağlılığı ölçüsünde İslam'a gönül verecek adam lazım. Sarhoşun meyhaneye giderken gösterdiği gözü karalığa Müslüman'ın ihtiyacı var. Büyük bir hataya düşülüyor: "İslam'ı karşımdaki yaşasın" şeklinde düşünmek ve insanlarla mücadele etmek...
Halbuki her Müslüman'ın kendisini en iyi şekilde yetiştirmesi İslamiyet'e en büyük hizmettir.
HEKİMOĞLU İSMAİL(alıntı: http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1054783&title=musluman-icin-dunya-isiahiret-isi-ayrimi-yoktur)
Sevgilerle , Tosun Dede

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder